Yağın, pasın içinden çıkıp gelenler: ‘Siz eve gideceksiniz, biz daha mesaiye gideceğiz’
Ankara'da irade gasbı protestolarına katılan genç işçiler, siyasi baskılara ve ağır çalışma koşullarına isyan ediyor: "Biz yağın, pasın içinde çalışırken Erdoğan Saray’ında oturuyor."

Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş/ Evrensel
Can Eğri
canegri1@gmail.com
Kuğulu Park’tan Kızılay’a bitmeyen üniversite korteji, üniversitelerde süren eylemler ve boykotlar, miting alanlarında üniversite öğrencilerinin yaptığı konuşmalar, duydukları umut ve coşkunun baş etkeni oluyor. Gözümüze kapalı metrolar nedeniyle uzun yolları aşarak gelmiş, mitingden ziyade eylem bekleyen, yer yer barikatların en önünde cesaretle duran küme halindeki gençlik grupları çarpıyor. Gençlerin dillerinde en çok yer alan sloganlardan biri de ‘Hükümet istifa!’. Birbirinden bağımsız grupların başlattığı bu sloganı çokça kez binlerce genç tekrar ederek, birer eylem havası estirme gayretini de ortaya koyuyordu.
Kendinden olanla buluşma olanağı
Bu gruplardan birine TOMA’nın suyla müdahalesi sırasında “Hemen geri çekilmeyin, en fazla ıslanırsınız. Siz eve gideceksiniz, biz daha mesaiye gideceğiz!” haykırışı sırasında denk geliyoruz. Barikat önlerinde tepki gösteren, slogan atan, çağırı yapan genç işçilerden oluşuyor. Kimi en önde kimi yol kenarlarında alkışlarıyla bekliyor. Sincan, Ostim, Keçiören… Mesafe fark etmeksizin arkadaş gruplarıyla alanları doldurmuş genç işçilerin gözlerindeki öfke yalnızca bu süreçle ilgili değil. Fabrikalarda, atölyelerde artan baskı, ağır çalışma koşulları karşısında bir ‘dik duruş’ fırsatı. Uzun süren mesailer içerisinde atölye-ev arası mekik dokuyan, iş saatlerinde yoğunluktan, artan patron baskısından nefes alamayan gençlerin kendinden olanla buluşma olanağı aynı zamanda. Düşük ücretle sınanan, performansıyla değerlendirilen, yalnızlığa itilen çokça gencin omuz omuza, kol kola bağrışının cezbedici coşkusu. Alanda karşılaştığımız bir MESEM’li çırağın dediği gibi: “Kendimi hiç bu kadar rahat ve özgür hissetmemiştim. Ailem iş değiştirmeme karşı çıkıyor. Okul ‘iş değiştiremezsiniz kağıdı’ imzalatıyor. Üretim şefi üretim raporu tutuyor. Bıktım artık. Bizim koyun gibi olmamızı istiyorlar. Ben de isyandayım, Erdoğan’ın karşısındayım.”
‘Biz yağın, pasın içinde; Erdoğan Saray’ında’
İmamoğlu’nun tutukluluğunun ardından sandığa vurgu yapan konuşmalar bu grupların içerisinde kaybolup gidiveriyor. Muharrem İnce’nin Ziya Gökalp Caddesi’nde yaptığı konuşmada beklediğini bulamayan, “Etimesgut burada gardaş!” pankartıyla sahneden uzaklaşan gençler getirdikleri ses sitemi ile Yener Çevik’in ‘Paramparça’ şarkısını açarak başkaca grupları etrafına toplamaya yöneliyor. Şarkıda geçen, “Motokuryenin çoğunun kafasında kask yok, asgari ücretle çalışana kış var, yaz yok” sözleri alkışlarla karşılanıyor. Hoparlörü elinde gezdiren genç, kendini İvedik Oto Sanayi’de çalışan bir motor ustası olarak tanıtıyor. Çevresinde toplanan gençler içerisinde OSTİM’de metal iş kollarında çalışan gençler var. Genç motor ustası bize, “Baktım Etimesgut’ta, sanayide bir şey yok. Arkadaşlarımı toplayıp buraya geldim. Erdoğan Saray’ında oturacak, biz yağın, pasın içinde çalışacağız. Ben buna artık katlanamıyorum” diyor.
‘Üniversiteliler gibi teröristlik mi yapacaksınız?’
Ekipte bulunan gençlerin çoğu kendi yaşadıkları semtlerin durgun olmasına da tepkili, üniversitelilerin birliğini örnek gösteriyorlar. Sanayidekilerin hem yoğun çalışmadan hem de patronların çoğunluğunun AKP’li olmasının verdiği korkudan bir şey yapmadıklarını söylüyorlar. İçlerinde mitinge gideceği için mesaiye kalmayacağını söyleyen OSTİM’li bir genç, patronun öğle yemeğinde “Mitinglere gidip de üniversiteliler gibi teröristlik mi yapacaksınız?” dediğini söylüyor.
Genç işçiler sanayi havzalarında direksiyona geçmeli
Alanlarda görebildiğimiz genç işçiler, yalnızca İmamoğlu için orada değil. Erdoğan iktidarının emekçilere yönelik saldırılarından aldıkları payla da alanlardalar. Demokrasinin kırıntısına dahi tahammülü kalmayan iktidarın politikaları, sermayeye alan açıyor. Baskı ve yasaklar arttıkça iktidarı arkasına alan patronlar da genç işçiler içerisinde sömürüyü büyütüyor. Demokrasi ve özgürlüğü zayıflatan her karar patronların da gençleri istedikleri gibi kullanabileceği koşulların aracı oluyor. Genç işçilerin sorunlarıyla, günlük yaşamlarıyla buluşmayan; aylar, yıllar ötesine sürülen sandık konuşmalarına gösterilen tepki yalnızca seyirci kalarak değişmeyecektir. Ötesine iş yerlerinden başlayan birliktelikler, alanlara işçilerin kendi birlikleriyle damga vurmasıyla geçilebilir. Bu coşkuyu taşıyan genç işçiler sanayi havzalarında direksiyona geçmeli.
OSTİM işçileri, organize sanayide bir araya gelerek yaptığı açıklamada “Düşük ücret, güvencesiz çalışma ve geleceksizliğe karşı birleşelim. Sömürü, baskı ve yasakları büyüten iktidar politikalarına karşı insanca bir yaşam, demokratik hak ve özgürlüklerimiz için hayatı durduralım!” çağırısı yapmıştı. Genç işçiler için kapıları açacak yol da bu çağırının büyümesinden, gücünü büyütecek birliklerin kurulmasından geçiyor. Yağın, pasın içinde çalışanların emeğiyle, yarattıkları zenginliklerle kurulan sarayların ömrü yine yağın, pasın içinde çalışanların ellerindedir.
Evrensel'i Takip Et